30 Haziran 2023 Cuma

Yanlış Zamanda Yanlış Yerde Olanlar Hakkında

 Doğamız gereği yaşamak için mücadele ediyoruz. Tarihin hangi sayfasında isek o günü yaşamaya çalışıyoruz. Kimilerimiz tarihin ilerisinde kimilerimiz gerisinde.. Bir gurup daha var aslında zamanı doğru yaşayan ama asla doğru yerde olamayan bir grup. Bir hayat düşünün, doğru oldunu bildiğiniz şeyleri doğru zamanda yapmak için elinizden geleni yapıyorsunuz. Ancak daima karşınıza aynı sorun çıkıyor; doğru olduğunu bildiğiniz şeyi doğru zamanda yapıyor ama doğru yerde olamıyorsunuız.

Hayatınızda kaç kere 'tüh keşke şuan' ile bir cümle kurdunuz? Yaptığınız doğru şeylerin sadece akıntıya karşı çekilmiş kürekler olduğunu kaç kere gördünüz? Peki sizinde mi canınız yanıyor? Gelin aslında bizim gibilere bir isim bulalım ne dersiniz? Herşeyi doğru zamanda ve doğru şekilde yaptığımıza emin olmamıza rağmen doğru yerde olamadığımız için kaybettiğimiz herşey adına bir isim bulmalıyız kendimize, benim bir ismim var aslında bu konuda. Kırılan, defalarca kez krılan kalpten sonra insanın aklında sadece isimler kalıyor. Sizin olmak istediğiniz ama başaramadığınız için olamadığınız yerlerde olan insanların ve/veya canlıların isimleri. Zaman ne kadar acımasız bilirsiniz, acımasız ve başına buyruk. Acımasız ve can yakan bir zaman, her insanın kendi zaman dilimi vardır aslında. Her insan yaptıklarıyla kendi zaman çizgisiniz belirler.

Tüm günahlarımız, tüm iyiliklerimiz..... Pişmanlıklarımızın, kalbimizde ki o sızının kaynağı olan acımasız zaman. Kaç kere doğru zamanda ama yanlış yerde oldunuz?  Bir ? Belki 4? Hatta 13? Neden olmasın ki, hangimiz zamandan kudretliyiz ki onunla yarışalım.          

Hayatında yaşamak istediği tüm mutlulukları yaşama ihtimali olan ama hepsini doğru zamanda yanlış yerlerde olduğu için kaybetmiş bir insan tanıyorum, öfekli birisi artık kendisi. Kendisie öfekli birisi, Tanrıya öfekli birisiydi bir zamanlar ancak işlediği günahlarının yanında bunun bir açıklaması olabilir dedi kendi kendine. Böyle bir insan tanısanız sizin düşünceleriniz neler olurdu?

Kelimeler ile anlatmaya çalıştıım kendimi kendime ancak sürekli aynı çıkmaza girdim, bu bana daha çok acı verdi. Aslında bir noktada acıya ihtiyacınız olduğunu düşünmeye başlıyorsunuz. Acıya karşı direnmek yerine acıyı kullanmaya, bunu yaşantınızın bir parçası haline getirmeye başlıyorsunuz. Acıyı yalanlar takip ediyor, bir yalan söylemiyorsunuz bir yalanın içinde yaşıyorsunuz. Neden mi? Çünkü insanlar sizi anlamaz. Aslında herkesin içinde benzer acılar var, bu yüzden insanlar sizi anlamamzlıktan geliyor sadece. Birinin içindeki yangını görmeden ona elinizde ki mum alevinden bahsederseniz size ne demeli?

Farklı arayışlar içine giriyoruz sonra, öyle bir hal alıyor ki ve insan bu dünyadan o kadar soyutlanıyor ki içine düştüğü bu durumdan ve sürüklendiği panik hissinden kendini bu dünyaya ait hissediyor, acısını dindirmek için değil acısını maskelemek için giriyor bu arayışa. Onu anlamayan, dinlemeyen, önemsemeyen insanların içinde bir parçada olsa acısıyla huzur bulmak istiyor insan. Ne kadar ironik aslında değil mi? Dünya üzerinde ki en kalabalık canlı gruplarından biriyiz ama en temel olan şeyi yani kendi aramızdaki iletişimi kuramıyoruz, hislerimizin önüne geçemiyor hayatı kendimize mahşer günü olarak yaşatıyoruz. Dante'nin o meşhur üçlemesi gibi;'Cehennem, Araf ve Cennet. İnsanları da 3 grupta inceleyebiliriz aslında; bu dünyada Cehennemi yaşayanlar, sahte bir cennet bahçesinde hayatını sürdürenler ve arafta kalanlar. İlk iki grubu zaten tanıyoruz ama peki kim bu Arafta kalanlar?

Kendimi şahsen bu konuda güvenlik kameralarına benzetebilirim. Sessizce ama sürekli ortamı izleyen, kimsenin umursamadığı, ancak sürekli orada olup herşeyi gören ve dinleyen ve bunları sonsuza kadar saklayan bir güvenlik kamerası. 

İnsanlar değişiyor diyorlar; herkes ve herşey değişir çünkü zamanda değişir. Beklentiler, istekler ve insanın aklına gelebileceği herşey değişir. Aslında değişmesi de gerek ancak değişim acı verir. Ne kadar çok şey acı veriyor insanlara... İnsan hayatında basit bir yeri olan yanlış zamanda yanlış yerde olmak konusunda bile acı en temel nokta oluyor. Konuşurken anılar canlanıyor aklımda, cümleleri toplayamıyorum. İsmine ister kader deyin, ister günahlarımızın bedeli ama yaşam anında çok tuhaf ilişkiler kuruyor bizim zamanımıza. Bizim zamanımız, her insanın kendi zamanı var, kendi yaşamı.. Birinin mutluluğu, birinin acısı oluyor. Ne kadar bencil yaratıklarız aslında basit ve bencil yaratıklar. Kendi hayat çizgimi düşünüyorum; ve sabırla sonuna konulacak noktayı bekliyorum. Yeni bir satıra geçmeden önce cümlenin sonuna gelecek o nokta...